Trabzon’un Düzköy ilçesi, Çalköy beldesi’nde bulunan ve denizden bin 100 metre yükseklikteki Çalköy mağarasını sel bastı. Temmuz ayı sonlarında yağan aşırı yağmurlar yüzünden taşan Kulaklı deresi, bu dere üzerinde bulunan Çalköy mağarasını da neredeyse yerle bir etti. 850 metre parkur uzunluğuna sahip Mağara’daki 8 kişi, sel sularına kapılmaktan son anda jandarma marifeti ile kurtarılmış. Akut ekibi ise “Çalköy mağarası’nda mahsur kalanlar var” ihbarının üzerinden olay yerine üç saat sonra ulaşabilmiş. Mağara, turizm sezonunda zarar görmesin diye de bu sel olayı, duyurulmamış kimseye..taki, gidilip, görülünceye kadar..

Yorgun ve bitkinlik var yüzünde. Mecali kalmamış gibi, zar zor konuşabiliyor. Bir de Ramazan olması, Çalköy Mağarası’nın işletmecisi Nedim Demir’i bir hayli etkilemiş, öyle anlıyorum. Önce mağarayı gezdik, bu gezinti sırasında mağarada bir gürültü var, kalabalık yürüyüşü değil bu gürültünün kaynağı çalışan usta..İşletmeci Nedim Usta, sel sularıyla yürünemez hal alan mağaranın içindeki yürüyüş parkurunun kırılan, çöken, çürüyen parçalarını tamir ediyor. Her yandan bir küf kokusu sarıyor bizi, ahşap yürüyüş parkurunun kenarlıklarına dokunulmuyor, elleriniz kirleniyor birden. Kolay değil yıkılmış parkurdaki onarım işleri. Mağarada dolaşan insan sayısı artınca usta Nedim Demir, daha fazla gürültü etmemek adına bırakıyor işini ve çıkıyor mağaradan..
Biz sel nedeniyle yıkıntıların fazla olduğu parkurun onarılmamış kısmına kadar ilerliyor ve oradan geri dönüyoruz. Tabi, daha önceleri de mağarayı gezmiş görmüşlüğümüz var. Dışarıdaki havanın aksine içerde tam da serinlemişken, aslında mağaradan çıkasımız da gelmiyor. Bu yaz sıcaklarında içerisi tabii doğal klima gibi insanı ferahlatıyor. İçerde ufakta olsa bir akıntı var, dere yatağı olduğunu anlıyorsunuz suyun hışıltısından.. hem zaten görünüyor da suyun akışı ama berrak su..o yıkılıp sonradan yeniden düzenlenmeye çalışılan ahşap parkurun kenarları, altları üstleri yanları hep küf tutmuş. Aşırı nem var belli ediyor kendini. Sarkıt ve dikitlerinin çok da etkileyici olmadığı Çalköy mağarası, belki yarasaların yuvası olma özelliğinden, astım hastalarını rahatlatacak atmosferinden ilgi ve alaka görebiliyor.
Dışarı çıktığımız da Nedim Demir’i mağara önünde üzerini değiştirirken görüyoruz. İş elbiselerini değiştirmeye fırsat kalmadan mağaranın teras katı gibi duran ve ama dışarıdan çıkılan Çay ocağına (cafeterya) çıkıyoruz. Ramazan akşamları Çalköy beldesi sakinlerinin yeni mekanı olmuş Çalköy mağarası bu terası yüzünden.. Burada Nedim Demir’le sohbet ediyoruz.Oğlu İlker’i bırakıyor aşağıları.. Mağara’yı 2003 yılından beri işleten Nedim Demir, aslında o belde de Çalköy mağarasına en yakın evin de sahibi. Mağara’yı çocukluğundan beri biliyor 55 yaşındaki Nedim Demir. “Bu sene kötü oldu” diyor sezon için şüphesiz. Aslında bu söyledikleri de Nedim Demir’in o yorgunluğunu, bitkinliğini ve de çaresizliğini de anlatmaya yetiyor. “sel bastı mağarası bu yaz, Temmuz’un sonunda. Sel öyle bir bastı ki, mağaranın önünde yöresel yemek yaptığımız mutfağımızı da aldı götürdü. Sekiz kişi mağarada kaldı diye Akut’a haber vermişler, onlarda 3-4 saat üzerine gelebildi. Benim yakınım bir kişi, buradan suya gidiyoruz diye atladı suya, jandarmanın gayreti ile kurtarıldı” diyor ardından da “bir aydan beri uğraşıyorum, oğlum İlker ve yeğenlerimle.. gecem gündüzüm yok, gelenlere ayıp olmasın diye, Çalköy mağarasını açık tutmak için” diyor sitemkar bir ses tonuyla. Bu sitem aslında ne sana ne bana ama böylesi bir yeri Ülke Turizmine kazandırmaya çalışan Devlet’e gibi geliyor bana. Namus etmiş meğer sel baskınını, “bir mağarayı koruyamadınız da sel götürdü” diye.. Durumundan onu algılıyorum. Hani sel tahrip etti gitti ama onun elinden kimse tutmamış, ve kayıpları ile baş başa kalmışlık gibi…

Çalköy Mağarası’nın işletmecisi Nedim Demir, dertli anlayacağınız. O anlattıkça mağaranın nasıl sel suları altında kaldığının vehameti de daha fazla ortaya çıkıyor. ilk başta sanki sıradan biraz su kabarması gibi algılıyorsunuz, gerçi mağarayı gezince bayağı büyük bir felaketten dönüldüğünün izlerini anlayabiliyorsunuz ama yine de olanı biteni....................yazının devamı için tıklayın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder